İşim dolayısıyla Daha önce stuttgart'a gitmiştim bu kezde yolum Münih'e düştü.
Münih, Berlin ve Hamburg'dan sonra Almanya'nın en büyük üçüncü kentidir. Bavyera eyâletinin en büyük şehri ve başkentidir. Avrupa Birliği'nin onikinci en büyük şehridir. Şehir, 2006 sayımına göre 1,3 milyon nüfusa sahiptir.
Alman birası, Alman sosisi, Alpler, şık caddeler, lüks arabalar, göz kamaştırıcı binalar… Bütün bunları yan yana sıralayınca, akla Münih gelebilir. Belki bu sıraladıklarımıza eklenmesi gereken çok önemli bir şey daha var: Oktoberfest… Yani Almanların dünyaca ünlü “bira içme festivali”! Münih, Almanya’nın üçüncü büyük şehri, ama birçok açıdan Berlin’i ve Hamburg’u geride bırakacak kapasitede. Her şeyden önce yaşam kalitesi bu iki şehirden çok daha yüksek… Haliyle Münih’teki hayat, bu iki şehirden çok daha pahalı… “Zengin” bir şehirde olduğunuzu, Münih’in caddelerinde dolaşırken hemen hissediyorsunuz zaten.
Ayrıca Münih’teki müzeler, aralarında Leonardo da Vinci’nin de bulunduğu dünyaca ünlü eserleri sergiliyor. Zamanında birçok sanatçıya ve yazara ev sahipliği yapmış olan şehir, günümüzde ise BMW ya da Siemens gibi dünyaca ünlü markaların merkezlerini barındırıyor.
Bütün bunlara ek olarak şehrin mimarisi, II. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkisine rağmen göz kamaştırıcı canlılığını koruyor. Şehir merkezinde dolaşırken insan kendini halen zamanda yolculuğa çıkmış gibi hissedebiliyor.
Bunlar benim Münihe gitmeden önce internette dolaşırken şehir hakkında topladığım bilgilerdi. Bir yere gitmeden önce orada kalacağım süre içerisinde neler yapacağımı planlarım bu da bana hareket noktası sağlıyor. Münihte kaldığım otel şehrin merkezindeydi bu nedenle bir çok yere yürüyerek gittim. Özellikle Marienplatz meydanı şehre açılan kapı konumunda ve bir çok alışveriş ve eğlence merkezini burada bulmanız mümkün.
Theatinerkirche St. Kajetan
Ayrıca Münih’teki müzeler, aralarında Leonardo da Vinci’nin de bulunduğu dünyaca ünlü eserleri sergiliyor. Zamanında birçok sanatçıya ve yazara ev sahipliği yapmış olan şehir, günümüzde ise BMW ya da Siemens gibi dünyaca ünlü markaların merkezlerini barındırıyor.
Bütün bunlara ek olarak şehrin mimarisi, II. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkisine rağmen göz kamaştırıcı canlılığını koruyor. Şehir merkezinde dolaşırken insan kendini halen zamanda yolculuğa çıkmış gibi hissedebiliyor.
Bunlar benim Münihe gitmeden önce internette dolaşırken şehir hakkında topladığım bilgilerdi. Bir yere gitmeden önce orada kalacağım süre içerisinde neler yapacağımı planlarım bu da bana hareket noktası sağlıyor. Münihte kaldığım otel şehrin merkezindeydi bu nedenle bir çok yere yürüyerek gittim. Özellikle Marienplatz meydanı şehre açılan kapı konumunda ve bir çok alışveriş ve eğlence merkezini burada bulmanız mümkün.
Marienplatz meydanındaki canlı heykeller
Şehirdeki en çok kullanılan ulaşım araçlarından biri de bisikletliler. Yolları özel eğer onların yolunda yürürseniz size çok kızıyorlar aman dikkat
Yöresel kıyafetli bebekler
Yemek kültürleri fazla yok zaten bizimde damak zevkimize uymadığı için hep Türk lokantalarında yedik. bu da yemek sonrası gelen bir tatlı tabağı
Old Pinakothek Alte-Piontek (yeni eski sanat müzeleri)
bunlarda aynı yerdeler
Theatinerkirche St. Kajetan
Opera binası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder